2023 seçimlerinde olası riskler ve alınması gereken önlemler neler?

Seçim kanununda yapılan değişiklik sonrası tartışılan konulardan biri de seçim güvenliği. Peki 2023 seçimlerinde olası riskler ve alınması gereken önlemler neler?

2023 seçimlerinde olası riskler ve alınması gereken önlemler neler?
03 Nisan 2022 - 18:17

Gazete Duvar’dan Müzeyyen Yüce’nin haberine göre Türkiye’de seçim güvenliği her dönem farklı tartışmalarla gündem oldu. Bugüne kadar çöpte yakılmış halde bulunan oylar, mühürsüz oy pusulalarının kabulü, oy sayımında usulsüzlük gibi birçok iddia tartışma yarattı. Bu tartışmalar, AK Parti ve MHP’nin hazırladığı yeni seçim yasasının TBMM’de kabul edilmesiyle daha da büyüdü.

Özellikle seçim kurulu başkan ve üyelerinin ‘en kıdemli hâkimler’ yerine birinci sınıf hâkimler arasından ‘kura’ ile belirlenecek olması, ‘partili’ hâkimlerin kurullara başkanlık edeceği’ yorumlarını beraberinde getirdi.

Peki, yeniden düzenlenen seçim yasası ‘seçim güvenliği’ açısından 2023 seçimlerini nasıl etkileyecek?

CHP Parti İçi Eğitim Sorumlusu Aytuğ Atıcı ve geçmiş dönem seçimlerinde Ankara’nın Oyları isimli grupta yer alan Avukat Mehmet Gülerman, yeni yasayla değişen hükümleri, seçim güvenliğine etkilerini ve olası risklere karşı alınabilecek önlemleri  anlattı.

 

 

‘SEÇİM ÖNCESİ GÜVENLİK’ ÖNCELİKLİ HEDEF

 
2023 seçimlerinde dikkate alınması gereken en önemli konunun seçim güvenliği olduğunu ve tedbirlerin bu noktada artırılması gerektiğini ifade eden Aytuğ Atıcı’ya göre öncelikli hedef seçim öncesi ‘yığma’ seçmenlerin önüne geçmek.

Bu bakımdan partilerin ev ziyaretleri yaparak durumu tespit edebileceklerini belirten Atıcı “Yüksek seçim Kurulu’ndaki kayıtlı seçmen listesiyle evlerdeki seçmen sayısı arasında bir fark olup olmadığı araştırılmalıdır. Yine yığma seçmen açısından hayali binalar olup olmadığının kontrolü gerekmektedir. Böylece YSK’ya göre 8 seçmenin kayıtlı olduğu adreste gerçekten öyle bir bina var mı yok mu görülebilir” dedi.

 

 

‘ASIL RİSKLER, YÜKSEK SEÇİM KURULU GENELGESİYLE ORTAYA ÇIKACAK’

 
Mehmet Gülerman’a göre de seçim güvenliği noktasındaki asıl riskler, Yüksek Seçim Kurulu (YSK) genelgesiyle ortaya çıkacak.

YSK’nin, seçimde mühürsüz oyların geçerli sayılması, İstanbul’da seçimin iptali gibi hukuksuz kararlar alabildiğini vurgulayan Gülerman, tüm risklerin şimdiden öngörülmesinin ise çok mümkün olmadığı görüşünde. Ancak Yüksek Seçim Kurulu’nun değişen yasa yönünde ve dönemin şartlarına uygun bir genelge yayınlamasının da muhtemel olduğunu söyleyen Gülerman “Bu kanun değişikliği hukuki değerlerden ziyade siyasi emellerle yapılan bir düzenleme. O yüzden YSK’nın da bu yönde bir genelge yayınlaması tahmin edilmesi zor bir durum değil. Tabi aynı zamanda önceki seçimlerdeki riskler önümüzdeki seçimler içinde geçerli olacak” dedi.

 

 

 

‘SEÇİM GÜVENLİĞİNDE ANAHTAR İYİ ÖRGÜTLENME’

 
Atıcı’ya göre seçim güvenliğinde en büyük sorunlar seçim sırasında ve oy pusulalarının il seçim kurullarına taşındığı süreçlerde yaşanıyor. Atıcı bu risklerle ilgili şunları söyledi:

“Kabine birkaç kişinin girmesi, mükerrer oy kullanılması (bir kişinin tekrar oy kullanması), sayım yapılırken AK Parti’nin geçersiz oylarının geçerli sayılması ya da muhalefetin geçerli oylarının geçersiz sayılması gibi riskler vardır. Aynı zamanda ilçe seçim kurullarında birleştirme tutanakları yapılırken maddi hatalar olabilir. Siyasi partiler seçim güvenliğini en üst seviyeye çıkarmak için bu gibi risklere karşı sandık kurulu görevlilerini bilgilendirmeli ve usulsüzlükleri tutanak altına alınmalı. Partiler seçimde iyi organize olarak ıslak imzalı tutanakları kayıt altına almalı ve YSK ile karşılaştırılmalı. Bu seçimde ‘seçim güvenliği’ Türkiye’nin gündemi olacak.”

Avukat Gülerman da seçim güvenliğinde anahtarın, siyasi partilerin ve bağımsız grupların iyi örgütlenmesi olacağını söyledi. İstanbul seçimlerinin bu konuda ‘olumlu’ bir örnek olduğuna vurgu yapan Gülerman, özellikle partilerin seçim günü sandık başındaki yaygın ve sağlıklı örgütlenmesinin seçim güvenliği bakımından son derece önemli olduğunu ifade etti.

 

 

SEÇİM KURULLARININ DEĞİŞMESİ SEÇİM GÜVENLİĞİNİ NASIL ETKİLER?

 
TBMM’de kabul edilerek yasalaşan seçim yasasıyla seçim kurulları için en kıdemli hâkim şartı ortadan kalktı. Seçim kurulu başkan ve üyelerinin birinci sınıf hâkimler arasından kura ile belirlenmesinin de seçim sonrası itirazlar noktasında riskli olduğuna dikkat çeken Atıcı, bu konuda şu değerlendirmede bulundu:

“AK Parti kendi il ve ilçe başkanları arasındaki avukatları bir süre önce savcı-hâkim yapmıştı. Onların önemli bir kısmı şimdi birinci sınıfa ayrıldı. Böylece daha önce AK Parti’ye kayıtlı olan birinci sınıf hâkim sayısı çok fazla arttı. AK Parti de bu yüzden daha önce il, ilçe başkanı olan hâkimleri il seçim kurullarının başına getirmeye çalışıyor. Bu seçim sonrası itirazların büyük oranda reddedebileceği anlamına geliyor. Dolayısıyla iş, il seçim kurullarına gelmeden büyük bir oy farkıyla seçimi kazanıp il seçim kurulunda Tayyip Erdoğan otursa bile elinden bir şey gelmeyecek duruma getirmekte. Burada da önemli nokta partilerin il seçim kurulu temsilcilerinin itiraz süreçlerine dair güçlü bir şekilde eğitilmesi olacak.”

Gülerman ise seçim kurullarının yapısını düzenleyen hükmü seçim sonrası itirazlar üzerinden değerlendirdi, “Birinci sınıf hâkimler tarafından verilecek kararlar önceki yıllara oranla daha çok hukuki risk yaratabilir. O yüzden seçim anındaki güvenlik, usulsüz görülen bir durum karşısında anında refleks göstermek çok önemli” uyarısında bulundu.

 

 

 

DOĞU VE GÜNEYDOĞUDA SEÇİM GÜVENLİĞİ

 
Geçmiş dönemlerdeki seçimlerde doğu illerinde toplu oy kullanımı, kolluğun sandık görevlilerini sandıktan uzaklaştırması gibi sorunlar yaşandı. Atıcı bu sorunlarla ilgili de şunları söyledi:

“Açıkçası sandıkta yapılan hilelerin seçim sonuçlarını çok ağır bir şekilde değiştirmediği kanaatindeyim. Elbette seçim başa baş gidiyorsa bir tek oy bile önemlidir. Doğu ve Güneydoğu bölgeleri boş değildir. O bölgelerde CHP başta olmak üzere tüm partiler sandıkları bekliyor. Sandık kuruluna üye bildirme hakkı olan bir parti, başka partiden müşahit ve sandık görevlisi görevlendirebiliyor. Mesela Diyarbakır’da yeterince CHP’li bulamadığımız durumda sandığı korumak üzere bir başka partiden insanı da görevlendirebiliyoruz. Yeni yasayla bu duruma rıza getirildi. Sandıkları korumak noktasında tüm muhalefet partilerin ortak çalışması önemli olacak.”


YORUMLAR

  • 0 Yorum